Fırsat ve şans... Bu iki kelîme ayrı gibi gözükse de temelde aynı olmaklaberaber 'biri olmadan diğeri olmaz' denkleminden öte bir şey değildir…Biliyorum yazının henüz başında yukarıdaki cümleyi çözmek için bir hayli çabaharcadınız, harcıyorsunuz. Daha girizgâhta bir düşünce buhranına sürüklemekistemem sizleri. Ancak biraz daha temeline inelim işin…
Türk Dil Kurumu (TDK) 'Fırsat'sözcüğünü 'Herhangi bir şeyiçin en uygun zaman, uygun durum veya şart, vesile, okazyon' olarakaçıklıyor. 'Şans' kelîmesini ise 'Mantıkla açıklanamayan birtakımrastlantısal olayların nedeni olan güç, baht, talih, felek. Bir olayınolabilirliği. Bir kimsenin bilgi ve emeğinden çok rastlantı sonucu elde ettiğielverişli durum' şeklinde tanımlıyor. 'Fırsat' Arapça, 'Şans' ise Fransızcakökenli sözcükler. Amacım bu iki sözcüğün dilbilimsel açıdan tahlilini yapmakdeğil. Fakat bu iki kelîmeyi hayata eşlemek için çıkış noktalarını bilmekgerekir. Yani kavramı elde tutmak. Zira soyut şeyleri ifade etmek çok yürekister!..
Velhâsıl, konu ne olursa olsun karşınızdakine şans verip kendinize fırsattanımaz, kendinize fırsat tanıyıp karşınızdakine şans vermezseniz; hüzündolu trenin yolcuları arasında bir ömür boyu nereye gideceğinizi bilmedencamdan seyredersiniz hayatı. Hem de trenin nerede duracağını bile bilmeden.Makinist olmak istiyorsanız bazı riskleri de almak zorundasınız. Ancak o zamangörürsünüz trenin geride bıraktığı duman bulutlarını. Duraklayacağınız yerleride siz belirlersiniz; eğer kendinize fırsat tanıyıp, karşınızdakilere şansverirseniz…
Güzel bir hafta dileklerimle. Hoşça bakın zâtınıza…
Twitter: @atasoyirfan /E-posta: irfanatasoy1905@gmail.com