Hikâye nerede başlıyor, nerede bitiyor, biz hikâyenin neresindeyiz?
*
Anlatan ile dinleyen olma arasında geçip giden yaşamın ortasında bir orada bir burada çilekeş bir hayatın merkezinde konumlanıyoruz.
*
Belki de yanılıyorumdur. Zaman ilerliyor, ilerledikçe daha sık düşünmeye, düşündükçe iç sıkıntıların gitgide arttığının farkına varıyorum. Kaçış yok.
*
Düşünüyorum: Çocukken bu hikâyenin yaşayanıymışım.
Kaçamıyorum: Bıkmadan usanmadan gelen ağırlıklar.
Düşünüyorum: Büyüdükçe yaşam ellerimizden alındı.
Sığınıyorum: Sığınak bildiğim tüm kuytulara.
Kaçamıyorum: Dünya nefret üzerine kurulmuş.
Düşünüyorum: İyi olanın kazandığını görebilecek miyiz?
Sığınıyorum: Kelimelerin arasındaki derinliklerine.
*
Ben, hikâyenin başlayan ve biten bir şey olmasından ziyade sürekli devinim halinde olduğunu düşünenlerdenim. O yüzdendir ki, hikâye beni içine alsa da almasa da hep bir köşedeyim.
*
Köşesinde duran, izleyen, okuyan, üzülen ve sevinen, arayan ve bulamayan, bulan ama elinde tutamayan biri.
*
Kimi zaman ise yorulan, günden güne daha çok yorulan.
*
Kaçan, karanlıktan. Susan, gürültüden.
*
Soruyorum kendime: Ne zaman nefes alacağız?
*
Çünkü bu nefes almak değil. Cevabı, açıkçası, bilmek istiyor muyum emin değilim. Ama bir şeyi biliyorum.
*
Çok güzel sürünüyoruz yaşamak adı verilen hikâyede. Dilerim, ayağa kalkıp bahara doğru kırlarda, çiçeklerin kuşların ağaçların böceklerin akan bir derenin kıyısında koşabiliriz.