Ülkemiz için bayramlar çok özel önem arz eden anlardır. Mesela şu an yine heyecanlıyız, 1-2 gün sonra Kurban Bayramı, Allah kavuştursun diyelim. Kurban Bayramı, bir et bayramı değil, özel manasıyla Allaha yaklaşma anlamında bir ibadet malumunuz. Şimdiden Allah kabul eylesin kurbanlarınızı. Genel manada ise bayramlar bir araya gelmektir, ziyarettir, el öpmektir, harçlık almaktır, hatırlanmaktır, hatırlatmaktır, ikramdır, namazdır, tebessümdür, muhabbettir, kavurmadır, baklavadır.. Bayramlar bol sohbetli kahvaltılar, geniş sofralı yemeler içmelerdir. Bayramlar tatildir, dinlenmektir. Bayramlar dargınlıklara son verip kucaklaşmaktır. Yani Bayramlar güzelliktir. Fakat bayramlar aynı zamanda seyahattir, trafiktir, dikkatli olmaktır, dikkatli olunmayınca ve kurallara uymayınca da maalesef kaza yapmaktır (maalesef her bayram birçok vatandaşımızı kaybediyoruz) Buradaki satırlarda yüksek sesle dile getirmek istediğim iki husus var.

BİRİNCİSİ “biz ülke olarak uzun tatillere hem hazır değiliz, hem de uzun tatil yapmaması gereken bir ülkeyiz”. Çünkü dünyanın ilk 10 ekonomisi içine gireceğiz diyorsak uzun tatil yapamayız, yapmamalıyız. İstisnalar kaideyi bozmayacak olmakla birlikte; Yılın üçte birini tatille geçiren, kamu ve özelde mesaisinin tamamını işiyle geçirmeyen, işine geç başlayıp erken bırakan ve zaman zaman bununla da övünen tavırlar sergileyen, bu durumlar tespit edildiğinde tam ceza verilecekken duygusal davranıp “ekmeğiyle oymayalım” diyen bir toplum olarak tatille çalışmadan geçirdiğimiz zamanları sorgulamak zorundayız.. Peki neden sorgulamıyoruz? Çalışmayı mı sevmiyoruz, çalışmaya ihtiyacımız mı yok, çok çalışıyoruz da uzun uzun dinlenelim mi diyoruz, kendimizi daha çok ülkemizi daha az mı seviyoruz? (Japonyada halen her hafta herkes 1 saat ülkesi için bedelsiz çalışmaktadır) Neden yıllardır hafta içi başlayan bazı dini bayramların tatilleri uzasın diye tatil olmayan günleri de tatil günleriyle birleştirip uzatıyoruz? (Ben birleştirilmesi gereken hallerde birleştirilmesin demiyorum, sadece bu algıdan kendimizi kurtarmalıyız adına yazıyorum) Neden uzun tatillerde yüzlerce kişinin trafik kazalarında yollarda sevdiklerine veda etmesine göz yumuyoruz? Bu “neden” sorgulamasını epey uzatabiliriz. Benim ortaya koymak istediğim husus neresinden bakarsanız bakın biz henüz uzun tatil yapmayı hem hak etmiyoruz hem uzun tatil yapacak şartlarımız oluşmuş değil, hem de tatil yapma kültürümüzün gözden geçirilmeye ihtiyacı var..

İKİNCİSİ ise gerçekten en az yukarıda arz ettiğimiz kadar önemli bir husus. Biz millet olarak aile kavramına çok önem veren bir toplumuz. Ve özellikle dini bayramlarda aile kavramımız mana olarak doruklara ulaşıyor. Adeta, bayramlar, ailelerle anlamlı kılınıyor. Evlatlar anne babalarına, anneannelerine babaannelerine dedelerine koşuyor. Halalar, teyzeler, amcalar, dayılar ve tüm akrabalar ziyaret ediliyor. Çok da önemlisi kabir ziyaretleri de hiç unutulmuyor. Buraya kadar her şey güzel ve olması gerektiği gibi. Fakat enteresan olan ikilemler de yaşıyoruz. Bayramlar öncesi yapılan reklamlarda sanki az önce saydığımız ailelerimizin temel taşı olan büyüklerimizin sadece bayramlarda ziyaret edilip hatırlanması gerektiği psikolojisinin ticari olarak topluma empoze edilmesi. Bayram öncesi bazı reklamlarda herşey dahil farklı tatil seçenekleri sunuyor. Burada bir ikilem oluşuyor, anama babama ata topraklarıma mı gideyim, sahile veya herhangi bir konseptte tatile mi gideyim?

Peki yapılması gereken, bizim toplumumuza uygun olanı bize yakışanı nedir? Biz ataerkil, geleneklerine, dinine, ailesine bağlı bir toplum olarak yılın 365 günü anne babamız başta olmak üzere tüm akrabalarımızı hatırlamak, ziyaret etmek ve aramak zorundayız. Bu arada hemen belirtmeliyiz ki, bayramlarda anne baba dede nine ziyaretini asla atlamamalıyız. Bu farkındalığın oluşması için her vatandaşımızın en yakınındakine uyarıcı olması gerekir. Devletin de, vatandaşında böyle bir farkındalık oluşması adına görsel ve yazılı basında yayımlanacak “kamu spotları” hazırlatması gerekir. Eğer bunlar yapılmazsa, bir toplumun en temel taşı ve güç kaynağı olan aile kavramı anlamını yitirmeye başlar. Aile kavramı anlamını yitirmeye başlarsa maalesef, insanlarımız aileleri ziyarete değil “her şey dahil” otelleri ziyarete giderler (otellere tatile gidilmesine karşı değilim, ailelerin ve büyüklerin ihmal edilerek gidilmesine karşıyım). Peki ya sonra.. Sonra huzurevleri dolmaya başlar, hatta yetmez bile..ve bunlara bağlı başka arzu etmediğimiz negatif dışsallıklar.. Ne yapalım? TÜRKİYE AİLESİYLE GÜÇLÜ BİR ÜLKEDİR. ANNENİZİ BABANIZI VE TÜM AİLE BÜYÜKLERİNİZİ OLABİLDİĞİNCE SIK ZİYARET EDİNİZ, ARAYINIZ, İLGİLENİNİZ, GÖNÜLLERİNİ ALINIZ.. BUNU SAĞ İKEN YAPINIZ, SONRA PİŞMAN OLUNUYOR.. Kurban Bayramınızı en kalbi duygularımla tebrik eder, sevdiklerinizle geçireceğiniz daha nice bayram günlerine ulaşmanızı temenni ederim.