Hazine ve Maliye Bakanlığı Merkezi Yönetim Mart ayına ilişkin bütçe gerçekleşme verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre Merkezi Yönetim Bütçesi Mart ayında 208,9 milyar TL açık verdi. Ocak-Mart dönemini kapsayan ilk 3 ayda ise 513,5 milyar TL açık gerçekleşti. Mart ayında bütçe gelirlerinin, geçen yılın aynı ayına kıyasla % 68,7 artış göstererek 483 milyar 842 milyon liraya ulaştığı, bütçe giderlerinin ise %107,4 artışla 692 milyar 807 milyon TL olarak gerçekleştiği görülmektedir. Bütçe gider ve gelirlerinin alt kalemlerini incelediğimizde Ocak-Mart döneminde 105,9’luk artışla 2 trilyon 150,7 milyar liraya ulaşan gider kalemini ekonomik sınıflandırma göz önüne alınarak değerlendirdiğimizde Mart ayında cari transferlerin 258,2 milyar TL ile en yüksek kalem olduğu görülmektedir. Cari transferler kalemini 203,9 milyar TL ile personel giderleri takip etmektedir. Bunun yanı sıra bütçede faiz giderleri ve sosyal güvenliğe ayrılan payların da yüksek olduğunu görmekteyiz. Ocak-Mart dönemi itibarıyla faiz harcamalarının 250 milyar 476 milyon TL’ye ulaştığı görülmektedir. Program sınıflandırması bazında en fazla alanı ise Hazine varlıkları ve yükümlülüklerinin yönetimi oluşturmaktadır. Merkezi yönetim bütçe gelirleri ise Ocak-Mart dönemi itibarıyla 1 trilyon 637 milyar 198 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Mart ayı itibariyle vergi gelirlerinin 420,5 milyar TL olduğu, genel bütçe vergi dışı gelirlerinin ise 50 milyar 593 milyon TL’ye ulaştığı görülmektedir. Vergi gelirlerinin içinde en yüksek payı alan verginin ÖTV olduğu görülmektedir. Vergi gelirleri içinde dikkat çeken bir diğer durum ise KDV artışında yaşandı. KDV önceki yıla göre % 491,7 oranlık bir artışla 49 milyar TL olarak kaydedildi. Geçen yılın Ocak-Mart döneminde bütçe gelirleri 2024 yılının aynı döneminde % 106 oranında artarak 1 trilyon 637 milyar 198 milyon TL olarak gerçekleşirken bu dönemde vergi gelirleri tahsilatı ise geçen yılın aynı dönemine göre % 113 oranında artarak 1 trilyon 343 milyar 960 milyon TL’ye ulaştığı görülmektedir. Özetle, burada yaşanan problem giderlerin gelirlere göre oransal bazda daha fazla artışı. Yakın zamanda Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet ŞİMŞEK tarafından kararlı şekilde açıklanan ve tavizsiz uygulanması bütçeye de nefes aldıracak olan topyekün kamusal tasarruf seferberliğinden geri adım atılmadığı takdirde pozitif etkilerini yakın zamanda hissetmeye başlamamız sürpriz olmayacaktır.

Geçtiğimiz günlerde TCMB, Şubat ayı ödemeler dengesi verilerini açıkladı. Buna göre Türkiye'nin cari işlemler hesabı Şubatta 3 milyar 265 milyon dolar açık verirken, altın ve enerji hariç cari işlemler hesabında 2 milyar 106 milyon dolarlık fazla oluştu. Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 4 milyar 751 milyon dolar olarak gerçekleşirken hizmetler dengesi kaynaklı net girişlerin ise 2 milyar 381 milyon dolar seviyesine ulaştığı görülmektedir. Bu kalem altında seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler 1 milyar 957 milyon dolar oldu. Yıllık cari açığın önceki yılın Temmuz ayından bu yana gerileme sürecinin devam ettiği görülmekte. Cari açığın düşmesinde ana bileşenlerin başında dış ticaret gündeme geliyor. İhracattaki artış ve ithalattaki düşmeyle birlikte bu yöndeki destek ve tedbirlerin sonuçları itibariyle cari işlemler açığına pozitif katkı sağladığı görülmektedir. Şubat ayında beklentilerin altında seyreden cari açığın azalma eğilimine devam etmesi, açıklanan pozitif kredi notlarıyla yabancı sermaye akımlarının artmaya devam etmesi halinde döviz rezervi birikimine de katkı sağlayarak cari açığın gerilemesine yardımcı olacaktır. Bunun yanı sıra küresel piyasalardaki toparlanma eğilimi Türkiye ihracatını olumlu yönde etkileyerek cari dengeye pozitif katkı sağlayacak bir etkendir.

Türkiye artık yoğun bir seçim dönemini geride bıraktı. Önümüzde seçimsiz dört yıllık bir dönem var. Seçimi geride bıraktığımız bu dönemde enflasyonun düşürülmesi yönündeki adımların sürdürülerek kararlı politikaların ödün vermeden uygulanması ve sıkı para politikasının maliye politikasıyla desteklenmesi enflasyonun kontrol altına alınabilmesi için kritik öneme sahip. TCMB PPK, 2024'ün ilk toplantısında politika faizini 250 baz puan artırarak yüzde 45'e çıkarmıştı. Kurul kararında “gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaşıldığını” belirtilerek faiz artışlarının sonuna gelindiği belirtilmişti. Geçen yıl Mayıs ayındaki seçimler öncesi Türkiye'de politika faizi yüzde 8,50 idi. TCMB, Mart ayında politika faizini beklentilerin aksine enflasyon görünümündeki bozulmayı dikkate alarak %50'ye yükseltmişti. TCMB Nisan ayı faiz kararı öncesinde, yatırımcıların bekleyişi devam ediyor. Önümüzdeki hafta merkez bankasının açıklama yapacağı bir hafta. Enflasyonun ana eğiliminde kalıcı bir düşme sağlanana kadar sıkı para politikası duruşunun devam edeceği vurgulanmıştı. Kurulun önceki toplantıda enflasyon görünümündeki bozulmayı göz önüne alarak politika faizinin yükseltilmesi kararının ardından bu toplantıda faizleri sabit tutması yönünde bir karar alması bekleniyor.