Türk Vergi Sistemi birçok ülkede olduğu gibi gelir, servet ve harcamalar üzerine kurulu bir yapıya sahiptir. Gelir ve servet üzerinden alınan vergiler dolaysız, harcamalar üzerinden alınan vergiler dolaylı vergiler olarak sınıflandırılmaktadır. Bu vergi mimarisi üzerinde serpiştirilen gelir ve kurumlar vergisi; KDV ve ÖTV; MTV, emlak ve Veraset ve İntikal Vergisi gibi vergiler uygulamada kamu harcamalarını finanse etme gayretindedir. Elbette çeşitli problemler sözkonusudur, lakin çözülemeyecek nitelikte değildir.

Mesela mevcut durumu nicelik itibariyle de özetleyecek olursak; Ülkemizde 2023 aralık ayı itibariyle mükellef sayısı 2.478.134 gelir vergisi (2002 ocakta bu sayı 1.761.777); 1.143.344 kurumlar vergisi (2002 ocakta bu sayı 567.986); 3.552.298 KDV (2002 ocakta bu sayı 2.874.927) olarak gerçekleşmiştir. Mükellef sayısı seçmen sayısıyla orantılı olmalıdır, seçmen sayısının yarısının mükellef olması beklenir, lakin ülkemizde mükellef sayılarında hatrı sayılır gelişme katedilmiş olmakla birlikte henüz bu sayıya erişilebilmiş değildir. Diğer taraftan 2002 itibariyle vergi yükü %22.9 iken 2022 itibariyle %26’dır, OECD ortalaması ise %34-35 düzeylerinde gerçekleşmektedir. Hedeflenen ve gerçekleşen vergi gelirlerine baktığımızda ise son 21 yıl içinde 5 kez hedeflenene ulaşılamadığı görülmektedir. Diğer yıllar hedeflenen vergi gelirleri gerçekleşmiş yada üzerinde bir rakam elde edilmiştir. En çok eleştiirlen hususların başında ise, geliri ve subjektif durumları dikkate almayan dolaylı vergilerin toplam vergi tahsilatı içindeki payı %65’ler civarında seyrederken, daha adil olarak nitelendirilen dolaysız vergilerin payının %35’lerde kalmasıdır. Ayrıca ifade edelim ki toplam tahsilatın toplam tahakkuka oranı olarak tanımlayabileceğimiz vergi gayreti oranı 2004’te yüzde 93 iken 2022 de yüzde 83,3 olarak gerçekleşmiştir. Son bir değerlendirme de konsolide bütçe gelirlerinin konsolide bütçe giderlerini karşılama oranı 2022 itibariyle yüzde 106 olarak gerçekleşmiştir. Buraya yansıttığımız oranlar gelir idaresi başkanlığınca son açıklanan çeşitli vergi istatistikleridir. Tablonun genel görünümü her ne kadar pozitif olsada düzeltilmesi gereken birçok alan olduğu da aşikardır.

Belkide ilk atılması gereken adımlardan biri dolaylı vergilerde reform. Yani biz enflasyon problemini kökünden çözmek istiyorsak gıda ve diğer talep esnekliği düşük ürünler ile akaryakıtta dolaylı vergileri biraz düşürüp, üretimi artırıcı mekanizmaları daha teşvik etmeyi başarabilirsek hem enflasyonu düşürmek, hem büyümeyi sağlamak hem de vatandaşa biraz daha bireysel tasarruf bırakma emelimize ulaşabiliriz. Şu an uygulanan ortadoks maliye politikaları ve parasal sıkılaşma adımlarıyla ekonomi soğutulmaya ve enflasyon kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Elbette 2024 ün ikinci yarısından itibaren sonuçlarını almaya ve Türkiye Ekonomisinin 1-2 yıl içerisinde dengelenmeye başlayacağına inanıyoruz. Lakin bu süreçte üretimi ve verimliliği artırmak da hedeflerden olmalıdır. 657 sayılı kanunda yapılacak köklü değişikliklerle kamu personel reformu yapılması acil konulardandır. Özel sektör ise küresel ekonomik dönüşümde teknolojinin ana faktör haline gelmesiyle üretimde teknoloji üretmeye ve kullanmaya öncelik verir hale çoktan gelmiştir. Bu halin tezahürü verimiliği de getirecektir. Tabi kendi teknolojilerimizin üretilerek dış satıma konu olması verimliliğin yanında sermaye birikimimizi de katkı sağlayacak, ithalat azalacağı için dışa bağımlılık ortadan kalkacak ve döviz kur dalgalanmalarının etkisi de minimize olacaktır. O yüzden yerli ve milli kavramı çok önemlidir.

Ekonomiye dair daha birçok husustan bahsedebiliriz. Lakin konumuz vergi reformu. Yukarıda, vergi alanına dair bir kısmını ifade ettiğimiz düzeltilmesi gereken alanlara dair zaman zaman dillendirilen vergi reformu konusu daha önce de defalarca kamu otoritesi tarafından dile getirilmiş ve bu alanda çalışmalar yapılmıştır. Ama ne yazık ki bu çalışmalar yarım kalmış ve bugünlere kadar gelinmiştir. Türkiye'de vergi mevzuatı ve sisteminin özellikle sadeleştirilmesi konusunda atılması gereken adımlar, Orta Vadeli Program kapsamında belirlenmiş ve bu konuda da Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz, vergi sisteminin modernize edileceğini açıklamıştır.

Türkiye'de vergi reformu yapılması ve vergide sadelik artık ertelenemez bir zorunluluk haline gelmiştir. Vergi reformu, sadece bir hukuki yasal teknik düzenleme değil, aynı zamanda bir siyasal tercih, bir ekonomik strateji ve bir sosyosiyasal vizyondur. Vergi reformunun, Türkiye'nin geleceğini ve Yeni Türkiye Yüzyılının mimarisini şekillendirecek en önemli kararlardan biri olduğu konusunda kamuoyu uzlaşısı da mevcuttur.

İş dünyası neden vergi reformu ve vergide sadelik istemektedir? Mevcut vergi sistemimiz;


 

  • Hem mükellefler hem de devlet için büyük bir yük haline gelmiştir.

  • Karmaşık, adaletsiz, etkisiz ve şeffaf olmayan bir yapıya sahiptir.

  • Ekonomik büyümeyi, yatırımı, istihdamı, inovasyonu ve ihracatı engellemektedir.

  • Küresel ekonomik doğrudan ve dolaylı sermaye yatırımlarını çekmede rekabetçilik özelliğini yitirmiştir.

  • Sosyal adaleti, gelir dağılımını, refahı ve huzuru zedelemektedir.

  • Devletin kaynaklarını, hizmetlerini, güvenilirliğini ve saygınlığını azaltmaktadır.

  • Hem ulusal hem de uluslararası düzeyde değişen koşullara uyum sağlayamamaktadır.

  • Küreselleşen dünyada, dijitalleşen ekonomide, çevresel sorunlara, demografik değişimlere, pandemi gibi krizlere cevap verebilecek bir esneklik ve dinamizme sahip değildir.

  • Uluslararası standartlara, normlara, anlaşmalara ve yükümlülüklere uygun değildir.

  • Dijital ve elektronik gelişim ve değişimlere adapte olabilmekte yavaş kalmakta, sistemde açıklar oluşmakta, uyuşmazlıklar artmaktadır.


Yukarıdaki tespitler mihenge vurulduğunda vergi reformu yapılmasının kaçınılmaz olduğu ortaya çıkmaktadır. Yapılacak kapsamlı reform, hem vergi sistemi hem mükellefler yani vergiyi veren taraf olan bizler için hem de devlet için büyük bir fırsat sunacaktır. Yapılacak yeni reform ile Vergi sistemimiz;


 

  1. Basit, sade, anlaşılır, adil, etkin ve şeffaf bir yapıya kavuşturulursa hem ekonomik hem de sosyal açıdan büyük bir kazanç sağlayacaktır

  2. Ekonomik büyümeyi, yatırımı, istihdamı, rekabeti, inovasyonu ve ihracatı teşvik edecek hem mükelleflerin hem de devletin gelirini artıracaktır.

  3. Sosyal adaleti, gelir dağılımını, refahı ve huzuru güçlendirecek hem mükelleflerin hem de devletin harcamalarını optimize edecektir.

  4. Devletin kaynaklarını, hizmetlerini, güvenilirliğini ve saygınlığını yükseltecek hem mükelleflerin hem de devletin katılımını ve denetimini sağlayacaktır.

  5. Hem ulusal hem de uluslararası düzeyde değişen koşullara uyum sağlayabilecek bir esneklik ve dinamizme kavuşturulursa hem ekonomik hem de sosyal açıdan büyük bir avantaj elde edecektir.

  6. Küreselleşen dünyada, dijitalleşen ekonomide, çevresel sorunlara, demografik değişimlere, pandemi gibi krizlere cevap verebilecek hem mükelleflerin hem de devletin risklerini azaltacak ve fırsatlarını artıracaktır.

  7. Uluslararası standartlara, normlara, anlaşmalara ve yükümlülüklere uygun hale getirilirse, Türkiye'nin uluslararası alanda rekabet gücünü, itibarını ve etkinliğini artıracaktır.

  8. Ortaya çıkan farklı vergi doğurucu olaylar ve gelir çabuk kavranarak etkin vergilenecek, vergi gayreti artacaktır.


Vergi reformu ve vergide sadelik tüm siyasi ekonomik ve sosyal kesimler tarafından talep edilmektedir. Çünkü vergi reformu, Türkiye'nin ekonomik kalkınması, sosyal adaleti ve demokratikleşmesi için bir şarttır. Vergi reformu, Türkiye'nin geleceğini inşa etmek için bir araçtır. Vergi reformu, Türkiye'nin vizyonunu gerçekleştirmek için bir fırsattır.

Vergi reformu yapmanın kolay olmadığı da bir gerçektir. Çünkü Vergi reformu, harfe değil kitaba; mahalleye değil şehre, parçaya değil bütüne bakıştır. Siyasal, ekonomik ve sosyal boyutları olan karmaşık ve hassas bir süreçtir. Hatta farklı çıkar, beklenti ve talepleri olan çok sayıda paydaşı ilgilendiren ve etkileyen külli bir girişimdir. Vergi reformu aynı zamanda karşılaşılabilecek zorluklar, dirençler, riskler ve maliyetler gerektiren bir karardır.

Vergi reformunun yapılmasını istemek bir pozitif iradedir, ama vergi reformunun yapılmasının da yeterli olmayacağı da aşikardır. Zira Vergi reformu, sadece bir kere yapılıp tamam denilebilecek kapsamlı bir mevzuat düzenlemesi değildir. Sürekli takip edilmesi, değerlendirilmesi, iyileştirilmesi ve güncellenmesi gereken komple bir süreçtir. Vergi reformu, sadece bir kanun veya yönetmelik değişikliği değil, aynı zamanda bir zihniyet, kültür ve davranış değişikliği gerektiren bir dönüşümdür.

Vergi reformu yapma konusunda gerek kamusal gerekse sosyal toplumsal irade oluşmuştur. Çünkü vergi reformunun tek taraflı yapılması mümkün değildir. Vergi reformu, siyasal irade, uzmanlık, iş birliği ve toplumsal destek gerektiren bir kolektif çabadır. Vergi reformu, vergi sisteminin tüm paydaşlarının katılımı ve uzlaşması ile mümkündür. Bu nedenle, vergi reformunun hazırlanması, uygulanması ve denetlenmesi süreçlerinde, hükümet, muhalefet, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, medya ve vatandaşlar arasında etkili bir iletişim ve iş birliği ağı kurulmalıdır.

Türk Vergi Sisteminde yapılacak reform hepimizin ortak sorumluluğu ve ortak çıkarıdır. Vergi reformu, Türk Mali Yapısının ortak geleceği ve ortak vizyonudur. Vergi reformu, tüm beşeri unsurlar dahil Türkiyenin ortak fırsatı ve ortak zorunluluğudur. Tabi bu arada vergi reformunun başarısı için toplumsal mutabakat ve desteğe de ihtiyaç vardır.

Basitlik ve sadelik temelinde birçok noktadan köklü düzenlemelerle hayata geçirilmesi gereken Türk Vergi Reformunun Türkiye’nin ekonomik siyasi ve sosyal bekasına hizmet edeceği yönünde kuşku yoktur.