Tatil dönüşü arabada müzik seçimini çocuklar yapıyor bir sürü yeni çıkan şarkıcıları dinledikten sonra ananemiz “Zeki Müren” açsanıza diyor. Önce 1 -2 şarkı dinler gönlünü yapar kaparız diye düşünüyorum. Ancak her şarkı bitip yenisini açtığımızda;içimde dinleme hevesi; bir yandan da söyleme arzusu canlanıyor. Bir de bakıyorum ki meğerse tüm şarkıları ezbere biliyormuşum…

Belki yıllardır hiç bu kadar üstüste dinlemediğim sanat güneşinin sesi eşliğinde, gözlerimi kapıyorum ve bir an gözümde siyah beyaz ekranda elinde kordonlu mikrofonu; (renksiz ekranda her nasılsa parlak olduğu anlaşılan) payetli ceketiyle sahnede Zeki Müren gözümde canlanıyor…

Annem nasıl meşhur olduğunu biliyor musunuz diye soruyor bizlere,ben biliyorum ama nasılmış diye anlatmasını, bir de onun ağzından dinlemeyi istiyorum; başlıyor hikayesini anlatmaya… Keyifle dinliyoruz; sonrasında da YouTube’dan meşhur olma hikayesini bu kez de ben dinletiyorum arabadaki herkese…

TRT şarkı yarışmasına katılmış,180 adaydan 1.olmuş; başarısı üzerine stajyerlik beklerken aylarca aranılıp sorulmamış; ta ki 1 ocak 1951 de radyo sanatçısı hasta olması üzerine; yerine şarkı söylemesi için radyoya acilen davet edilmiş, 45 dakikalık performans başarıyla gerçekleştirilmiş ve sonrasında da yığınla alınan tebrik telefonlarıyla (ilk Hamiyet Yüceses tarafından) tüm Türkiye’ye ismini duyurmuş...

Kader miydi o gün yaşanan? Radyo sanatçısının yaşadığı bir hastalık üzerine radyoya çağrılması ? Tesadüf mü,şans mı bilmem ama Zeki Müren’i tanıyan şanslı bir nesildik…“Öyle dudak büküp hor gözle bakma Birak küçük dağlar yerinde dursun Çoktan unuturdum ben seni çoktan Ah bu şarkıların gözü kör olsun…” Vefatından yıllar sonra tanışan Z kuşağı ise 2-3 şarkı sonrası “Yeter bu kadar efkarlandık hala bize Ezhel aç” diyor…:)))