Yörük Türkmen dernekleri ülkemizde her alanda çalışmalarını sürdürmekte giderek daha etkin hale gelmektedir. Gün geçmiyor ki bir Yörük etkinliği olmadan bir hafta sonu geçsin. Tabii hepsine yetişmek mümkün değil ancak elimden geldiğince Yörük etkinliklerine katılmaya, bilimsel açıdan destek vermeye çalışıyorum. Tanıtıcı köşe yazıları yazıyor, TV programı haline getirmeye çalışıyorum.

Yörük Türkmen şenliklerinde ve çalıştaylarında tüm katılımcılar sarı, turuncu yağlık (sarı dastar) ve renkli  keyfiyeler takarız. Sarı dastar ve keyfiye adeta Yörüklerin üniforması ve Yörük olduklarını ifade etme biçimi haline gelmiştir.

Keyfiyedeki renkler ne anlama gelir anlatmaya çalışayım.  Kırmızı Türklüğü,  yeşil doğaya saygıyı,  sarı devleti,  bereketi ve bolluğu,  mor  yiğitliği ve mertliği, beyaz saflığı ve duruluğu anlatır.

 Gökkuşağının renklerini binlerce yıldır yörükler kullanır.  Gökkuşağının renkleri binlerce yıldır; Türk'ü anlatır. 

Yörük ayri bir boy ayrı bir etnik unsur değil. Öz Türk insanımız. Türk milleti Ortaasyadan yürüyerek geldi, yörük yürüyen Türk demek. Hepimiz yörüküz bu durumda. Sonrasında küçükbaş hayvancılıkla uğraşan yayla, sahil  konargöçer yaşayanlara Yörük denmeye başlamış. Bir yaşam biçimini  tanımlar hale gelmiş. Konar göçer yaşamdan kentlere gelen, yerleşik düzene geçen Türkler o günlerin özlemini Yörük Türkmen derneklerinde, yörük şenliklerinde 

gidermeye çalışıyor.  Bu özlemin bir yansıması da renkli keyfiyeler ve sarı dastarlar. 

Başka bir renk daha var yörüklerde çok kullanılan, bilinen. Osman Şahin'ın "Mor Cepken" Kitabında anlattığı mor cepken. 

Yörük kadını yaşlanıp iyice deneyim kazanınca KEZBENCE olur adı. 

O, oymağın bilge kişisi, akıl danışılanıdır artık. 

Göçebe yörüklüğünün kadınlarına tanıdığı yüce bir haktır MOR CEPKEN. 

Erkeklerin ise korkulu rüyasıdır. 

"Mor Cepken", Karacaoğlan türkülerinde geçer. Günümüzde Ege, Muğla, Antalya ve Toros yörüklüğünde yaşlı kadınlar tarafından hâlâ bilinir.

Yörük kızlarının çeyiz bohçasına önce MOR CEPKEN" konur. 

Kenarları sarı simgelerle işlenmiş, yelek biçiminde, mor renkli bir giysidir. 

Yörük kızları sevdikleriyle evlenirlerdi. 

Başlık parası gibi alışkanlıkları yoktu. 

"Mor Cepkenin" evlilikteki yeri ise, zamanı geldiğinde, darda kalan yörük kadınının erkeğine karşı kullandığı bir boşanma özgürlüğünün simgesidir. 

Evli yörük kadını, ihanete uğrayınca ya da kocası tarafından aşağılanıp dövülünce, bir şekilde MOR CEPKEN’i giyip herkesin görebileceği bir yere otururdu. Bu “Ben bu adamı boşadım” demekti. 

O zaman akan sular durur, herkes işini gücünü bırakır. Masal anaları ile doğum ebeleri " MOR CEPKEN" giyen kadının çevresini alırlar. Boşadığı kocası ise evinden dışarı çıkamaz, kahveye gidemez, kimse yüzüne bakmaz. Büyük ödün verip de karısına MOR CEPKEN ’i çıkarttıramazsa ömür ömüre dul kalacaktır. Kimse ona kızını bile vermez. 

 Yörüklüğün kadınına tanıdığı hakka, özgürlüğe bakın. 

1800 yılların sonlarında NAZİLLİ KASABASININ AYDIN dağlarında, dağa çıkarak kadın hakları için savaşan “GİZEMLİ KADIN EFE ” de bunlardan biridir. 

Ege yöresinin unutulmaz bir eridir.

MOR CEPKEN ayni zamanda  Ege efelerinin giydiği bir giysidir. Buralarda efelik kadın erkek işi değil yürek işidir.

Renkleri herkes simge yapmaya çalışıyor ama bilmiyorlar ki  binlerce yıllık Türk örf ananelerinin içinde renkler var, renklere yüklenen anlamlar var. Renklerini gökkuşağından alan  keyfiyenin renkleri gibi güzel olsun ömrümüz.